ANAOKUL ÇOCUCUĞU NE İSTER?
Ana okul çocuğunu anlamanın yolu bu dönem çocuğunu daha iyi tanımaktan geçer. Ana okul çocukları yetişkinlerin küçük bir prototipi değil bilişsel, fiziksel, sosyal ve duygusal olarak ortalama kendi yaş düzeylerine paralel yeterliliğe sahip bireylerdir. Öncelikle çocuğumuzu anlamaya çalışırken kendi algımızla, kendi yeterliliklerimizle değerlendirmemek gerekir. Çocuğu kendi kişiliği ve kendi yaş düzeyine uygun gelişim özellikleriyle anlamazsak çocuğumuzla aramızda çatışma hiç bitmez.
Okul öncesi çocukları diğer insanların algılarını ve duygularını anlamada yeterli kapasiteye sahip değillerdir. Kendi dünyalarındalardır. Ve dünya onların gözleriyle gördükleri kadardır. Ben merkezcidirler. Ama yetişkinlerin üzerlerinde büyük oranda da etkisi vardır. Bağımsızlıklarını ve kapasitelerini göstermek için can atarlar. Bu yaşta diğer çocuklarla buluşmak ve oynamak isterler. Fakat ret edilme korkusu ve çekingenlikle diğerlerine nasıl yaklaşacaklarını bilemeyebilirler. Bu yüzden belki kendi başlarına oynamayı tercih edebilirler.
Okul öncesi çocuklar yaptıkları çalışmalara ya da oyunlara tam olarak konsantre olabilirler. Fakat yetişkinler gibi mantıksal ilişki kurmada sınırlıdırlar. Çocuklar çevrelerindekileri tatmak, koklamak, hissetmek, seyretmek ve keşfetmek konusunda inanılmaz meraklıdırlar. Bu da ailelerin ve öğretmenlerin çocukların yaratıcılıklarını ve hayal güçlerini geliştirmesine olanak sağlar. Aynı zamanda yetişkinlerin çocuklara çevreye uyum sağlamaları için gerekli sosyal becerileri öğretmelerini kolaylaştırır. Aileler okul öncesi dönemde çocuklarına dünyayı keşfetmek için cesaret ve fırsat ortamı yaratırlarsa dünya onlar için daha geniş hale gelir. Aile üyeleri ve diğer insanlarla ilişki kurmaya daha istekli olurlar.
Okul öncesi dönemde çocuklar duygularını sadece bildikleri ve gördükleri yollarla ifade ederler. Öfke ve çekişme bu dönemdeki çocukların ortak özelliğidir. Kendini kontrol etmede sınırlılık yaşarlar. Kendilerini kızan biri olduğunda genellikle aynı şekilde tepki verirler Ya da içine kapanabilirler. Duygularını ifade edemediklerinden ya da mantıksal sınırlılıktan dolayı sizinle söz konusu olan davranış üzerine tartışamayabilirler. Aynı zamanda kendinde olamayana sahip olma isteği, kıskanma ve ilgi beklentisi bu dönemde çok görülebilir.
Bunun dışında çocukların en çok istedikleri güven duygusudur. Ailelerin onların her zaman her koşulda yanlarında olduğunu hissetmek dış dünyayla ilişkilerinde temel oluşturur. Bırakılmayacağını ve her zaman sevileceğini hissetmeleri gerekir. Çocuk sevildiği, yetişkinler arasında sevgi, saygı ve tutarlı ilişkilerin bulunduğu ve kendisine karşı da tutarlı davranılan bir ortamda bir diğer temel ihtiyacı olan güveni de geliştirir.
Bununla birlikte çocuklar meraklarını giderebilecekleri, öğrenme ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri yeni ortamlar, yaratıcılıklarını geliştirebilecekleri ve kendilerini tanıyacakları özgür seçimler yapabilecekleri ortamlar isterler. Çocuğun kendisini gösterme şansına sahip olmaya, oyun oynamaya, atlamaya, sıçramaya, koruyucu elden kurtulmaya ve kendi hatalarını yapmaya ihtiyacı vardır.
Ayrıca çocuğun en önemli ihtiyaçlarından biri oyun oynamaktır. Oyun çocuklar
için hem kendi duygularını ifade etmeyi öğrendikleri, olumsuz duygularını
sağalttıkları ve diğerlerini duygularını farkına vardıkları küçük bir dünyadır.
Oyun çocuklar için çok ciddi bir iştir. Kendi yaşıtlarıyla beraber olma okul
öncesi çocuğunun en temel ihtiyaçlarından birdir. Okulda aslında çocuklar kendi
dünyalarını ifade ederler. Kendi gündelik problemlerini çözerler. Toplumsal
rollerini pekiştirirler. Evde anne nasıl yemek yapıyorsa çocukta mutfak
malzemelerini anne gibi kullanmaya çalışır. Sorunlara karşı tepkilerini ifade
ederler. Arkadaşlarıyla iletişim kurma yöntemini deneme yanılma yöntemiyle
geliştirirler. Kullandıkları oyunlar ya da oyuncaklar problem çözme
becerilerini geliştirmede çok faydalı olur.
CANSU KESER